11 Ağustos 2009 Salı

'To Nisiotiko' Dedeağaç



Alexandropouli, yada pek çok kişiye daha bildik gelecek ismiyle Dedeağaç Istanbul'dan karayolu ile 5-6 saatte ulaşabileceğiniz Ege denizi kıyısında şirin bir kent. Kentin, özellikle eski merkezi, Kordonboyu çok canlı. Egnatia Grand Otelinden başlayıp Deniz Fenerine kadar restoran ve cafeler yan yana sıralanıyor. Özellikle haftasonları, genç-yaşlı, çoluk-çocuk Dedeağaçlılar uzun saatler boyu frapelerini yudumlayarak denize karşı keyif çatıyorlar.


Sahildeki balık restoranları ziyaretçiler için doğal tercih olacaktır ancak damak tadı uğruna deniz manzarasını boşverecekler için 'To Nisiotiko' yu tavsiye ederim. http://www.nisiotiko.gr


Nisiotiko bir Ouzeri, yani meyhane. Kordonboyunun ortalarında, kordonu dik kesen Zarifi sokağının üstünde. Mavi beyaz örtüleri, hasır sandalyeleri, duvarlarını süsleyen deniz kabuğu, tabak kırığı, lacivert beyaz panolarıyla tam bir klasik aile işletmesi.






Yemeklerin her biri bir birinden lezziz, porsiyonlar öksüz doyuran cinsten, ara sıcak olarak ısmalayacağınız ahtapot ızgara ana yemek olarak yenebilecek büyüklükte. Benim önerim yemekleri ortaya söyleyerek paylaşmanız, böylelikle daha fazla çeşidi tatma olanağınız olacaktır. Yavru Kalamar ızgarasını mutlaka deneyin.


Yemekten sonra, tatlı tam bir sürpriz. Ancak özellikle süzme yoğurt üstüne bal ve ceviz ile servis edilen tatlıyı bir tabak daha sipariş etmek gerekebilir.


Nisiotiko ile ilgili olarak söyleyebileceğim bir başka iyi haber her gittiğimizde bizlere mükemmel hizmet sunan garsonumuz Dimitri. Kendisi ile ilk tanıştığımız ziyaretten beri Dimitri'nin Türkçesini bir hayli ilerlemiş. Bunda restoran müşeterileri arasında Türklerin hızla artmasının etkisi olduğu kesin. Mayıs ayındaki ziyaretimizde 20ye yakın Türkçe konuşan müşteri saydım.





Boğazdaki balıkçılar alınmasınlar ama Nisiotiko da uygun fiyatlarla Rakı, Balık ve Meze ye doyuyorsunuz. Fiyat Kalite oranı olarak 10 üstünden 9. Aslında geçmiş yıllarda 10 üsütnden 10 alan bu restoran, sanırım Türkiyeden gelen misafirlerin de etkisiyle fiyatlarını biraz yükseltmiş!

Afiyet Olsun!





7 Ağustos 2009 Cuma

Selanik


Yolunuz Selaniğe düşer ise mutlaka ziyaret etmeniz gereken birinci adres Mustafa Kemal in evi olacaktır. Mustafa Kemal in evini gezdikten sonra sahile, Beyaz Kuleye doğru inerken, yolda karşınıza Büyük İskenderin kazandığı zaferi betimleyen kabartmalar ile bezeli Alexander Kapısı çıkacaktır.
Etkileyici bezemeleri izledikten sonra kapıya arkanızı dönerek 25 -30 metre ilelediğinizde ise karşınıza mükemmel bir lezzet durağı çıkacak. burası 1908 yılından beri çalışmakta olan Hatzis (yani Hacının yeri)
bizdeki muhallebici ve baklavacıların bir birlikteliği Hatzis. Sütlü tatlılar ve hamur işlerini birlikte sunan bu tatlıcıda tüm ürünler tanıdık. Lezzetler ise mükemmel. Tatlılarda kullanılan çeşitli aromalar bildik tatlıların nasıl da sıradışı olabileceğinin bir isbatı.
Benim önerim Tavuk Göğsünü denemeniz. Küçük bir ipucu, Tavuk Göğsü Gülsuyu ile daha da lezzetlenmiş Türk! kahvesi ise naneli lokum ve kuş üzümü reçeli ile birlikte, bakır cezveyle servis ediliyor. Fiyatlar son derece makul. Can alıcı vuruş ise sütlü tatlıların ve kaymağın Manda sütünden üretilmiş olması

Şimdiden afiyet olsun !