19 Mayıs 2010 Çarşamba

Locanda Del Boschetto, Lugano



İsviçrede dağların arasında Akdeniz tarzı bir restoran bulacağımı hayal hiç etmemiştim. Lugano gölünün kıyısından onbeş dakikalık bir yürüyüşle, ağaçların arasında ahşap bir bina, tahmin edilecek derecede rustik bir dekor ve nefis deniz mahsülleri. Kapıdan girişte buz üstünde deniz mahsülleri mostrası, ufacık, açık bir mutfak. Kömür ızgarası başında aşçıbaşını da görünce bir an İsviçrede olduğumdan şüphe ettim. Hele yaz mevsiminde ulu ağaçların altında oturduğunuzda kendinizi Akdenizde hissedebilmeniz için tüm sahne hazır.


Giriş olarak, çorba kıvamında, mükemmel bir yavru kalamar sotesi ve onun ardından kerevitli spagetti. Ve tabiki yanında güzel bir beyaz şarap.

Göl kıyısında olmasına rağmen Del Boschettoda kullanılan balıklar ve kabuklular tatlı su değil, deniz ürünleri.

Yolu Luganoya düşecek olanlar için küçük bir not; Del Boschetto Lugano ve çevresinin en iyi on restoranı arasında yer alıyor.


Afiyet Olsun.



5 Nisan 2010 Pazartesi

Cafe Pushkin, Moskova

Geçtiğimiz hafta kısa bir iş seyahati için yolum yeniden Moskova'ya düştü. Ne kadar sınırlı zaman olursa olsun, Moskova'ya her gidişimde yaptığım gibi, ne yapıp edip bir yemeği Cafe Puşkin'de yemeği başardım. Cafe Pushkin, sanatçı Andrei Dellos'un bir çok restoranından muhtemelen en bilineni.


Cafe Pushkin'den adımınızı atar atmaz kendinizi Rus aritokrasisinin 1900 ler başında nasıl yaşadığından bir örnekleme ile karşılaşıyorsunuz. Dekorundan, çalışanların kıyafetine, menüden garsonların müşterilere hitabına kadar her şey sizi artık kapanmış bir devire götürüyor. Garsonunuzun içeceğiniz suyun yada meşrubatın şişesini masanızda açmadan önce 'Your Water, Sir' diyerek sunması ve onayınızdan sonra servise başlaması biraz abartılı da olsa, yaratılmak istenen mizansene tam uyuyor. Bu arada Cafe Pushkin de menüyü, Gastronomic Bülten olarak adlandırdıklarını da belirtmekte fayda var.

Menü anlatılamayacak derecede zengin ve tüm yemekler Rus mutfağından. Hepsi birbirinden lezzetli. Çorbalar, hamur işleri, et yemekleri, av etleri, tatlılar......Her damağa uyacak bir şey mutlaka mevcut.

Bu ziyaretimde başlangıç olarak Tavuk ciğeri ve taşlığı ile hazırlanmış tel şehriye çorbası içtim. Dışarıda havanın gündüz -8 derece olduğunu göz önüne alınırsa, mükemmel bir başlangıçtı.
Arkasından her zaman yaptığım gibi, bir kaç hamur işi birden söyledim. Günün en başarılı hamur işi farklı kıymalar ile doldurulmuş 'Coulibiac' idi. Dört kişinin rahatlıkla yiyebileceği, yumuşak hamurdan Coulibiac, üstünde açık bırakılmış dört deliğinden içine sıcak et suyu dökülerek servis ediliyor. Ana yemek için ise Böf Storogonof. (Kabul ediyorum pek heyecan verici bir seçim değil ancak lezzet mükemmel) Yanında içmek için ise orman meyvelerinden yapılan Mors - bu arada Morsun sağutulmuş vodka ile mükemmel gittiğini ilave etmeliyim.

Tverskaya caddesinin üstünde bulunan 4 katlı bir konak olan Cafe Pushkin tam bir gastronomik mabed.

Afiyet olsun!